Gidiş tarihi: 24.07.2016 Pazar
Akçakoca Bolu'ya yaklaşık 90 km. Normal nüfusu 24000. Ama yazları bu sayı artıyor. Eskiden ne güzel Bolu'nun ilçesiydi. Düzce il olduğundan beri artık oranın ilçesi. Sırf güneşlenip biraz daha bronzlaşalım diye Ömer ile hem denize hem de gezmeye gidelim dedik. Zaten yol 1 saat - 1 saat 10 dk civarı sürüyor. Akçakoca Kaymakamlığının sitesinde ilçedeki plajları sıralamışlar. Biz de oradan ilgimizi çekenlere gidelim dedik. Bakmak isteyenlere Akçakoca'daki plajların listesi burada
Öncelikle mavi bayraklı olması sebebiyle Ceneviz Kalesi Plajına gidelim dedik. Yeri çok hoşumuza gitti. Giriş için arabayla 5 TL alıyorlar. Girişe arabayı çektikten sonra aşağıya doğru yürüyünce 2 ayrı kafeye ait şezlonglar var. 2 şezlongu günlük 15 TL'ye kiralıyorlar.
Biz öğlen 11.30 gibi plaja geldik. 5'e kadar da kaldık.Saat 2'ye kadar hiç dalga yoktu. Deniz soğuk ama dinlendirici bir etkisi var. Karadeniz olmasının en güzel özelliğinden biri de tuz oranının çok düşük olması. Plaj kumdan ancak denizin içi taşlardan oluşuyor. Girip çıkması zorluyor. Denizin sığ olmaması bir dezavantaj.
Ceneviz Kalesi Plajının ortamı diğer plajlara göre gözüme nezih göründü. Rahatsız edici tipte pek insan yoktu. Şezlongların arka tarafındaki kafeteryalar yiyecek, içecek, wc, soyunma kabinleri ve duşlar var.
Plajın arka tarafı yemyeşik ağaçlarla kaplı. İnsana huzur veriyor... Saat 5'ten sonra Akcakoca'nın çıkışından Ereğli tarafına giderken yaklaşık 1 km uzunluğunda bir plajlar var. O taraflara da bir göz gezdirelim dedik. Çok hoşuma gitmedi. Birkaç yerde kamp alanları var. Kamp sevenler için ilginç gelebilir. Ardından şehiriçindeki Çuhallı plajının önünden geçtik. Orasında da insanlar iç içe geçmiş curcuna bir görüntü vardı. Dedik ki: İyi ki Ceneviz Kalesi Plajına gelmişiz. Bundan sonra her haftasonu güneşlenmeye ve denize Akçakoca'ya gitmeye karar verdik.
Gezip tozduktan sonra en son teknelerin olduğu liman kısmına doğru geldik. Güneşin batma saatine yakın renkler göze hitap ediyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder