Gezi tarihi: Temmuz 2016
Yıllardır hayal ettiğim Zeugma Mozaik Müzesi'ni sonunda görebildim. Yola Mersin Taşucu'ndan sabah saat 4'de arabayla çıktık. Amaç hem sıcağa kalmamak hem de günübirlik gezi olacağından zamandan kazanmak. Taşucu-Gaziantep arası molalarla birlikte yaklaşık beş saat sürdü. Telefondaki Google-Haritalar uygulaması sağ olsun güzelce müzeye kadar ulaştırdı bizi.
Müze Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı olduğundan giriş ücreti var.Veya müzekartı olanlara giriş ücretsiz. Ben de müzekart olduğundan kartımı okutup girdim. Müze giriş katı (zemin kat) ve üst kattan (birinci kat) oluşuyor. İçerisinde 2-3 ve 4. yüzyıllara ait mozaikler var.
Bazıları yer mozaiği, bazıları da duvar mozaikleri de olmak üzere kategorilendirilmiş. Mozaiklerin hepsi bir şey anlatıyor. Anlamı çözülenleri okuyunca o zamanki insanların bir şeyler anlatmak için sanata verdikleri önemi şaşırarak gözlemledim. Ayrıca resimlerin etrafını süsleyen üç boyutlu figürler ile sanatçıların çalışmalarında perspektif kullanmaları çok ilgimi çekti. Bizler şu an bile doğru düzgün perspektif kullanamıyoruz. Yüzyıllar önce vatandaşlar neler yapmış...
Yukarıdaki fotoğrafta Zeugma Müzesi'nin ünlü eserlerinden biri olan "Aşk ve Ruh" mozaiği vardı. Müze müdürü bize anlatmasa şunu bilmeyecektik: Esere sol köşeden bakınca adam yukarı bakıyormuş gibi görünürken, sağ köşeden bakınca adam yanındaki kadına bakıyor gibi görünüyor. Ayrıca çerçevenin altındaki dikdörtgen prizmalar da yön değiştirdikçe domino taşı hareketi yapıyor gibi görünüyordu. İçinde yaprak şeklinde figürler olan çerçevelerde de bu ve buna benzer görüntüler var.
Bu arada eserlerin birçoğu kaçakçılar tarafından tahrip edilmiş. Hatta bir mozaiğin eksik parçası kaçakçılar tarafından Amerika'ya kaçırılmış ve bu fark edildiğinde ülkemiz girişimlerde bulunarak eksik parçaları geri almış.
Zeugma Mozaik Müzesi'nin sembolü haline gelen meşhur "çingene kız" mozaiğinin resmini paylaşmasam da olmazdı :)
Mozaik Müzesi gezisi bittikten sonra tripadvisor'dan faydalanarak Gaziantep'e gelinir de kebap yenmez mi dedik. Ve Kasap Halil Usta isimli mekana geldik. Mekanda valeler bizi karşıladı, yerimize geçtikten sonra ortaya karışık kebap söyledik. Kebaplar ki ne kebaplar onlar. Önce mezeler, ardından fındık lahmacunlar, sonra da patlıcan kebabı, sebzeli kıyma, çeşitli antep ve urfa kebapları ve bir sürü şey. Haliyle hepsini bitiremedik. Mekanı tavsiye ederim. Yemekten sonra Eski Halfeti'yi görmek için Şanlıurfa tarafına doğru yola çıktık. Sıradaki yazı da o olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder