Çadırı kurduğum alan çadırcılar için yapılmış "ada camping" isimli bir yerdir. Cunda'nın merkezi 15 dk mesafede. Kendi çadırınız varsa gecelik konaklama 35 TL. Bir de araba için 5 TL de otopark ücreti alıyorlar. Yani düz hesap 40 TL Hemen yanında da plajı var.
Restoran, plajı ikiye ayırıyor. Sol tarafta denizin içi kayalık ve içi dikenli bir şeylerle dolu. Sağ tarafı ise kumluk. Ben hata edip denize girerken soldan girmişim. Ayağıma bir sürü diken battı, çıkarmak için en az yarım saat uğraştım.
Cunda merkezde güzel binalar var. Restore edilip boyananların çoğu butik otel şeklinde kullanılıyor. Evlenecek çiftler gelik/damatlıklarını giyinmiş, bu tarihi sokaklarda fotoğraf çekiliyordu.
Cunda'ya varmadan merak ettiğim mekanlardan biri Rahmi Koç Müzesiydi. İstanbul ve Ankara'dan sonra üçüncü müzeyi Cunda'da açmışlar. Böylelikle Rahmi Koç Müzeleri'nin üçünü de görmüş oldum. Burası eskiden Taksiyarhis Klisesiymiş. Depremlerden zarar görmüş ve metruk bir vaziyetteyken, Rahmi Koç Vakfı tarafından restore ettirilip müze haline getirilmiş.
Müze'de genelde gemi maketleri ve 1940'lı yıllardan kalma oyuncaklar var.
Cunda'daki değirmenlerden en meşhuru bu. Çünkü diğerleri yıkık ve dökük vaziyette. İçinde kafeterya ve kitaplık var. Kitaplık kapalı olduğundan o kısmını görme şansım olmadı.
Ayvalık merkezde biraz turladıktan sonra merak ettiğim yerlerden biri de Şeytan Softasıydı. Burası da Ayvalık merkeze yaklaşık 20 dk mesafede.
İnsanlar buraya güneşin batışını izlemek için geliyor. Ben de bu amaçla geldim. Müthiş bir manzara. Aç karna geldim, dedim ki masayı şöyle bir donatıp manzara eşliğinde akşam yemeği yiyeyim. Oradaki işletme pek içimi açmadı, menülerde de özel şeyler yoktu. Ancak tost yenebilecek basit bir çay bahçesi kıvamında bir yer. Bu yüzden yemekten vazgeçtim.
Buraya ismini veren şeytanın ayak izi de bu kafesin içinde :) Millet bozuk para atmış. Demek ki şeytandan dilek dileyen insanlar da varmış :D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder